Mert, hayatını kendi çıkarları doğrultusunda yönlendiren bir karakter. Çevresine karşı kayıtsız ve bencil bir tutum sergileyerek, henüz 30’lu yaşlarının başında olmasına rağmen bir olgunlaşma sürecine girmemiş. İstanbul’un karmaşası içinde kaybolmasının yanı sıra, bir gün babasının cenazesi için doğu Karadeniz’deki küçük bir kasabaya gitme zorunluluğu ile yüzleşiyor. Bu beklenmedik yolculuk, onun hayalini kurduğu yaşam ile gerçeklik arasındaki büyük uçurumu gözler önüne seriyor. Kasaba hayatı, Mert’e karşılaştığı sorunlarla yüzleşmeyi öğretmek için zorlu bir süreç sunuyor. Kafasında yıllarca biriken çatışmalar, bulunamadığı için geçmişinden kaçmanın imkansız olduğunu gösteriyor. Bu olgunlaşma yolculuğu, onun hayatına daha farklı bir perspektiften bakmasını sağlıyor.