İstanbul’un tarihi atmosferine sahip, sessiz ve dar bir sokakta yer alan apartman dairesinde, 37 yaşındaki Metin’in yaşamı, şehrin gürültüsünden ve karmaşasından uzak, kendi küçük dünyasında geçmektedir. Günlerinin büyük kısmını rutin işlerle geçiren Metin, arabesk müzik tutkusuyla kendine bir kaçış noktası yaratmıştır. Boş zamanlarında, içsel duygularını notalara dökerek şarkılar besteler ve bu müzikle içsel huzur arar. Fakat, yeğeni Ümit’in askerlik görevini tamamlayıp İstanbul’a dönmesi, Metin’in düzenli yaşamında ani bir değişim yaratır. Ümit’in gelişi, Metin’in yalnız dünyasında bir hareketlilik getirir. Ancak, asıl dönüm noktası, Neslihan’ın eve gelmesiyle yaşanır. Neslihan’ın varlığı, Metin’in alıştığı düzeni sarsar ve hayatındaki iki önemli insanın ayrılığıyla yalnızlığa dönmesine neden olur. Bu yalnızlık, kısa süre içinde değişir, çünkü bir gün İstiklal Caddesi’ndeki küçük kabininde seslendirdiği arabesk şarkılar, bir televizyon programının dikkatini çeker. Bu dikkat, Metin’e hayatının kapılarını aralayacak büyük bir fırsat sunar ve müzik kariyerinde beklenmedik bir gelişim sağlar.