Leon’un hayatı, alışılmış bir rutin içinde geçmektedir; kapı kapı dolaşarak çeşitli ürünler satan bir adamdır. Orta yaşlı bu adam, ergenlik dönemindeki oğlu ile aralarındaki ilişkileri yeniden güçlendirmek ve aralarındaki gerilimi azaltmak amacıyla Appalachia’nın huzurlu ve doğal kırsal bölgelerine bir kamp gezisi düzenlemeye karar verir. Bu tatil, onların şehir hayatının karmaşasından uzaklaşabileceği ve doğayla baş başa kalabilecekleri bir kaçış olarak görülür. Ancak, tatil planı, hiç beklenmedik bir şekilde karanlık ve dehşet verici bir gerçekle yüzleşmelerine neden olur. Bölgedeki bir tarikat, “The Hangman” adı verilen şeytani bir varlığı çağırmak için korkunç ritüeller gerçekleştirmektedir. Leon ve oğlu, geceyi doğanın sessizliğinde huzurlu bir şekilde geçireceklerini düşünürken, sabah uyandıklarında her şeyin bir kabusa dönüştüğünü ve oğullarının kaybolduğunu fark ederler. Leon’un, hem oğlunu bulmak hem de bu karanlık tarikatla ve The Hangman ile yüzleşmek için büyük bir mücadeleye girişmesi gerekecektir. Bu süreç, babayla oğulun hem hayatta kalma hem de birbirlerini yeniden bulma çabasıyla dolu, derin ve etkileyici bir korku öyküsüne dönüşür.