Jake Harris, Polonya’daki kara bölge saldırısının ardından terör zanlısı Amin Mansur’un sorgusuna eşlik etmek üzere Washington D.C.’ye gitmeye hazırlanıyordu. Bu görev, Harris’in kariyerindeki en önemli görevlerden biriydi ve onu ulusal güvenlik için önemli bir rol oynamaya hazırlayacaktı.
Harris, Polonya’dan ayrılırken, CIA’den Mike Marshall ile bir araya geldi. Marshall, Harris’e planı anlattı. Mansur’un hamile eşi Niesha’yı koz olarak kullanarak, şüpheliyi bir bombanın yerini açıklamaya zorlamak istiyorlardı.
Harris, planı kabul etti ve Washington D.C.’ye doğru yola çıktı. Ancak, uçaktayken Mansur’un avukatı ile bir görüşme yaptı. Avukat, Harris’e Mansur’un masum olduğunu ve bombanın yerini bilmediğini söyledi.
Harris, bu bilgiyi Marshall ile paylaştı. Marshall, planı değiştirmeye karar verdi. Mansur’u sorguya çekmekten vazgeçip, onu Niesha ile birlikte bir güvenli yere götürmeyi planladılar.
Harris ve Marshall, Washington D.C.’ye ulaştıklarında, planı uygulamaya koydular. Mansur ve Niesha’yı bir limuzine bindirdiler ve güvenli bir yere götürdüler. Ancak, planları ters gitti.
Limuzin, yolda pusuya düşürüldü. Harris ve Marshall, Mansur ve Niesha’yı kurtarmak için bir çatışmaya girdiler. Çatışma sırasında, Harris ağır yaralandı.
Marshall, Harris’i güvenli bir yere taşıdı ve yardım çağırdı. Harris, hastanede tedavi altına alındı.
Harris, hastanede yatarken, Mansur ve Niesha’nın güvenliğinden endişe etmeye başladı. Marshall, Harris’e Mansur’un masum olduğunu ve bombanın yerini bilmediğini söyledi. Harris, bu bilgiyi kabul etti ve Mansur’u kurtarmak için bir plan yapmaya başladı.