Mia’nın yaşamı, ailesinin beklenmedik ölümüyle birlikte başlayan karanlık bir yolculuktu. Ancak bu trajik kayıp, onun içindeki umudu ve sevdiklerine kavuşma arzusunu asla söndürmedi. Dedesiyle birlikte eski yazlık evlerine gittiklerinde, Mia’nın hayatı tamamen dönüştü. Babasından kalan gizemli taş, ansızın parlamaya başladı ve bu olay, Mia ve dedesinin içindeki merak ve keşfetme arzusunu körükledi. Bu sihirli taş, onları Centopia adlı büyülü bir dünyaya davet etti. Centopia’ya ayak bastıklarında, çaresiz bir durumda olan bir elf olan Iko ile karşılaştılar. Kötü niyetli Toxor, barışçıl Lotus adasını ele geçirmiş ve sakinlerini korkunç yaratıklara dönüştürmeye çalışıyordu. Mia, dedesi ve Iko, Centopia’nın kaderini değiştirmek için bir araya geldiler. Yüzyıllar öncesinden efsanelerde anlatılan üç sihirli güç taşını bulmak ve birleştirmek için harekete geçtiler. Bu taşlar, Toxor ve kötülüklerine karşı savaşmak için gerekli güçleri sağlayacaktı. Ancak bu yolculuk, tehlikelerle doluydu.