Max’in yaşamı, bir zamanlar mutlu bir denizci olan adamın karanlık bir labirentin içinde kaybolmasıyla değişti. Sevgili karısıyla kızının trajik ölümü, onun içinde derin yaralar açtı ve onu bir intikam meleğine dönüştürdü. Artık Max, eski benliğinden uzaklaşmış, içinde intikam ateşiyle yanıp tutuşan bir adamdı. Her gün içinde büyüyen bu ateş, onu adeta bir fırtınanın ortasına sürükledi ve yaşamını tamamen değiştirdi. Artık gözünde sadece tek bir hedef vardı: Sevdiklerinin acısını çekenlerin bedelini ödetmek. Bu amansız arayış, onu her türlü tehlikeye karşı göğüs germeye iterken, aynı zamanda içindeki karanlıkla da yüzleşmesini gerektiriyordu. Max’in iç savaşı, onu kendi cehennemine sürüklerken, intikam hırsı ise onu adeta bir yıkımın eşiğine getirdi. Artık yaşamı, sevdiklerinin acısını dindirebilmek için bir araçtı ve bu amaca ulaşmak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacaktı.