Abigail’in yaşamı, bir dönme dolap gibi dönüp duran bir serüvenin içinde kaybolmuş gibiydi ve her tur yeni bir keşif sunuyordu. Boşanmış bir anne olarak, hem kendi iç dünyasındaki karmaşayla hem de ailesinin sorunlarıyla mücadele ediyordu. Ancak Abigail’in en dikkat çekici özelliği, bu zorluklara meydan okuyan kararlı ruhu ve içindeki inanılmaz gücüydü. Ailesindeki işlevsizlik, sadece bir engel değil, aynı zamanda onun için bir fırsatı temsil ediyordu. Babasının hastalığı ve annesiyle olan gerilimler, Abigail’in gücünü test ediyor ancak onun iradesini daha da güçlendiriyordu. Abigail, kendi iç dünyasındaki savaşın yanı sıra ailesiyle olan ilişkileri düzeltme süreciyle de meşguldü. Bu süreçte, hem kendi acılarıyla hem de sevdiklerinin acılarıyla yüzleşmek zorundaydı. Ancak Abigail için en önemli olan, ailesinin bir araya gelmesi ve birlikte hareket etmesiydi. Bu yolculuk, sadece Abigail’in değil, aynı zamanda ailesinin de yeniden doğuşu olabilirdi.