Uzun yıllar boyunca birbirlerine tamamen yabancılaşmış üç kız kardeş, hayatlarının en zorlu dönemlerinde tekrar bir araya gelirler. Katie, Brooklyn’de ergenlik dönemindeki kızını disipline etmeye çalışırken, kontrol manyağı bir anne rolüne bürünmüştür. Christina, çocuğundan ayrı kaldığı ilk günlerde özgürlüğün tadını çıkarırken, bir yandan bu duygunun suçluluğunu hisseder, diğer yandan geçmişin gölgeleriyle mücadele etmeye başlar. En küçük kardeş Rachel ise, babasının gölgesinden bir türlü çıkamayan, uyuşturucu ve kumarla iç içe bir yaşam süren kayıp bir ruhtur. Farklı annelerden doğan bu üç kız kardeş, yıllar önce tamamen kopmuş olan bağlarını yeniden inşa etmeyi başaramamışlardır. Babalarının ölüm haberi, onları istemedikleri halde aynı çatı altında buluşturur. Bu zorlu süreçte, birbirlerine duydukları kızgınlık, biriktirdikleri öfkeler ve eski acılarla yüzleşmek zorunda kalırlar. Ancak babalarının son anları, onlara kardeşlik bağlarını yeniden keşfetmek için bir fırsat sunar. Jacobs, aile içindeki dinamikleri ustaca işlerken, üç kadının kendi içlerindeki kırılma noktalarını da derinlemesine anlatır.