Müzik dünyasının göz alıcı ışıkları altında, gerçekler çoğu zaman karanlıkta kalır. Ünlü prodüktör Frank Farian, kariyerinde yeni bir projeye başlarken, yetenekli iki genç olan Alman Rob Pilatus ve Fransız Fab Morvan’ı keşfeder ve onları dansçı olarak işe alır. Bu yetenekli ikili için bu adım, uluslararası şöhretin kapılarını aralar. Farian’ın öngörüsü ve liderliği sayesinde, kısa sürede Milli Vanilli olarak bilinen grup, dünya çapında büyük bir başarıya ulaşır. “Girl You Know It’s True” ve “I’m Gonna Miss You” gibi hit şarkılarla listelerin zirvesine tırmanan grup, Amerika Birleşik Devletleri’nde üç kez bir numara olmayı başarır. Hollywood’un ışıltılı hayatının tadını çıkaran Rob ve Fab, kendilerine yepyeni ve göz alıcı bir yaşam kurarlar. Lüks partiler, kırmızı halı etkinlikleri ve sürekli ilgi odağı olmaları, yaşamlarının doğal bir parçası haline gelir. Ancak, bu büyük başarının arkasında yalnızca birkaç kişinin bildiği karanlık bir sır yatmaktadır. Rob ve Fab, aslında şarkıları kendileri söylemiyor, gerçek vokalistlerin seslerine dudaklarını oynatıyorlardı. Bu gerçeğin ortaya çıkmasıyla büyük bir skandal patlak verir. Bu büyük aldatmaca, ikilinin kariyerlerinin zirvesinde, Grammy ödülü kazandıkları dönemde bile gizli kalmayı başarır. Ancak gerçeğin gün yüzüne çıkması müzik dünyasında şok etkisi yaratır ve Milli Vanilli’nin sırrı, tarihin en büyük skandallarından biri olarak kayıtlara geçer. Fab ve Rob, Grammy ödüllerini iade etmek ve albümlerini satın alanlara tazminat ödemek zorunda kalırlar. Bu skandal, ikilinin kariyerlerini altüst eder ve zamanla aralarındaki dostluk da ciddi zarar görür. Bir zamanlar parlak bir geleceğe sahip olan Milli Vanilli, müzik tarihinin en büyük çöküşlerinden biriyle karşı karşıya kalarak trajik bir sonla noktalanır. Bu olay, hem müzik endüstrisinde hem de hayranları arasında derin bir iz bırakır. Milli Vanilli, bir dönemin gözdesi olmanın ötesinde, aynı zamanda müzik tarihinin en unutulmaz derslerinden birinin de simgesi haline gelir.