New York’un gürültülü sokakları, Vincent’ın iç dünyasındaki sessizliği boğuyordu. O, bir zamanlar şehrin en renkli kuklacılarından biri olarak seyircilere neşe ve eğlence sunarken, şimdi yalnızca kaybettiği oğlunun hayaletlerini takip ediyordu. Vincent, her gün daha da derinlere gömülürken, kendi iç dünyasının karmaşasında kaybolmuştu. Eric’in rehberliğinde karanlık sokaklarda dolaşırken, gündüzleri ise geçmişin hayaletleriyle savaşıyordu. Ancak her adımı, onu daha da derinlere sürüklüyordu. Geceleri, Good Day Sunshine dizisinin setinde oğlunun yüzünü ararken, gündüzleri ise kuklalarıyla konuşuyor ve onlara oğlunun sesini veriyordu. Vincent, kendi dünyasının labirentinde kaybolmuş bir kaçık gibi hissediyordu ve her adımı, kaybettiği oğluna bir adım daha yaklaşmak için atıyordu. Ancak her adımı, onu daha da derinlere sürüklüyordu. Artık sadece bir kuklacı değil, aynı zamanda umutsuzluğun içinde kaybolmuş bir adamdı.