Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihinin dönemeçlerinden birinde, 1910 yılında, İmalat-ı Harbiye fabrikasında çalışan işçiler arasında bir hareketlenme yaşandı. Stratejik konumuyla dikkat çeken fabrika, sadece cephane üretmekle kalmıyor, aynı zamanda bir futbol takımının da doğuşuna şahitlik edecekti. İlk başlarda sıradan bir oyun olarak görülen futbol, kısa sürede işçiler arasında büyük bir tutku haline dönüştü. Monoton iş saatlerinin dışında, tozlu sahada top koşturmak işçiler için adeta bir kaçış noktası haline geldi. Ancak, futbolun anlamı zamanla değişmeye başladı. Fransız yönetimi altındaki ligde yer almak, işçiler için bir amaç haline geldi. Sahada sadece top oynamakla kalmayan işçiler, aynı zamanda vatanları için bir şeyler yapmanın onurunu yaşadılar. İmalat-ı Harbiye futbol takımı, artık sadece bir eğlence aracı değil, vatanseverliğin bir sembolüydü. Bu tutku, sadece saha içinde değil, tribünlerde de yankı buldu. Taraftarlar, işçileri sadece futbolcular olarak değil, aynı zamanda vatansever kahramanlar olarak görmeye başladılar.